EMİNÖNÜ
EMİNÖNÜ
Ticaretin kalbinin attığı, şehir merkezinin her köşesine ulaşımın mümkün olduğu bir yaşam merkezi. Yabancı belgesel programlarında bile İstanbul konusu işleniyorsa Eminönü-Sirkeci bölgesine yer verilmeden geçildiği görülmez. Eminönü, şehrin tarihi yarımada olarak bilinen kısmında, Haliç’in batısında yer alıyor. Osmanlı döneminde Deniz Gümrüğü’nün yani Gümrük Eminliği’nin bu bölgede yer alması sebebiyle Eminönü (gümrük önü) ismini almış. İngilizlerin 1. Dünya Savaşı sonrası İstanbul’u işgal ettiği dönemde Yahudiler’in yerleştiği bölge, 1955 senesine kadar mahalle kültürünün olduğu bir semt durumundayken, daha sonraları tamamen iş merkezi haline gelmiş. 2008’e kadar ilçe konumunda olan semt, o tarihten sonra Fatih Belediyesi’ne bağlanmış. Önce Doğu Roma’nın, Bizans’ın başkenti, daha sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun merkezi olan bölgede, gündüz nüfusunun 2 milyonu geçtiği biliniyor.
MISIR ÇARŞISI
İstanbul'un en önemli çarşılarından biri olan Mısır Çarşısı, Yeni Camii'nin külliyesi içerisinde yer alan, Tahmis ve Çiçek Pazarı sokakları ile Yeni Camii Caddesi boyunca uzanan önemli bir tarihi yapıdır. Bugün çarşıda yalnızca baharatlar ve ilaçlar değil, kuyumcular ve hediyelik eşya satan dükkânlar da faaliyet göstermektedir. Temeli Osmanlı Sultanı III. Mehmed'in annesi tarafından atılan Mısır Çarşısı'nın yapımı parça parça devam etmesinden dolayı uzun süre aldı. 1664 yılında Yeni Camii'nin inşası ile yarım kalan çarşı da akla gelerek, külliyenin bu bölümü tamamlanmaya çalışıldı. Mimarlığını Mustafa Ağa'nın yaptığı çarşı önceden Valide Çarşı yahut Yeni Çarşı isimleriyle bilinirken, 18. yüzyıldan sonra adı halk arasında Mısır Çarşısı olarak anıldı. Mısır Çarşısı'nın bugünkü yerinde Bizans döneminden kalma bir çarşının bulunduğu, adının ise Makron Emvolos olduğu kesinlik taşımayan tarihsel bilgiler arasındadır. L şeklinde bir plana sahip olan Mısır Çarşısı'na ait toplam altı tane giriş kapısı mevcuttur. Çarşının uzun ve kısa kollarının buluştuğu nokta dua meydanı olarak adlandırılır. Ezan köşkü de bu bölümde yer almaktaydı. Çarşının en ihtişamlı bölümü bu nokta olup, parmaklı bir balkon şeklinde tasarlandı. İsminin Mısır Çarşısı olarak anılmasının sebeplerinden biri burada satılan ilaç ve baharatların büyük bir kısmının Mısır'dan getirilmesi, bir kısmının da “Nüzhetül Fi Tercüme-Afiyet” isimli kitaptan yararlanılarak yapılmasıydı.
SEPETÇİLER KASRI
Muhteşem bir boğaz manzarasına sahip Sepetçiler Kasrı Sarayburnu’nda bulunmaktadır. Sepetçiler Kasrı, 1643’te Sultan İbrahim tarafından Bizans döneminden kalma surların üzerine inşa ettirilmiştir. Topkapı Sarayı'nın dış bahçesinde ve kıyı alanlarında yer alan yapılardan bugüne kadar gelebilen sadece Sepetçiler Kasrı’dır. İnşaatında kullanılan kırmızı mermerler Darıca ve Rusçuk'tan, çinileri İznik'ten, demir aksam ve çiviler de Samakoy ve Selanik'ten getirilmiştir. Sepetçiler Kasrı'nın İstanbul yaşamına ilişkin bir diğer önemi ise saraya ait kayıkların bulunduğu yerde olmasıdır. Cumhuriyet dönemi ilk yıllarında askeri ecza deposu olarak kullanılan Sepetçiler Kasrı, 1980 yılında yapılan restorasyonlardan sonra Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nün Uluslararası Basın Merkezi olarak, 2011 yılı Haziran ayına kadar Avrupa Kültür Başkenti Proje Ofisi olarak kullanılmış ve bu tarihten itibaren Yeşilay’a tahsis edilen Sepetçiler Kasrı, Yeşilay Genel Merkezi olarak kullanılmaktadır.